ZerrinTekindor “TOZ”            

https://www.google.com/adsense/new/u/0/pub-7350718767107764/sites/detail/url=fusunesen.com#:~:text=%3Cscript%20async%20src%3D%22https%3A//pagead2.googlesyndication.com/pagead/js/adsbygoogle.js%3Fclient%3Dca%2Dpub%2D7350718767107764%22%0A%20%20%20%20%20crossorigin%3D%22anonymous%22%3E%3C/script%3E

Şule Girmen’e  Sevgilerimle…

Minik Kadın Gözümün Önünde Devleşti

Zerrin Tekindor’un tek başına yüklenip, seyirciyi de yanında götürdüğü bir tiyatro oyunu TOZ

Oyunun başlangıcında ince yapılı bir kadın merdivenin üzerinde oturuyor. Oyunun sonuna kadar bulunduğu yeri değiştirmeden, gözümüzün önünde onlarca kişi oluyor. Aynı anda ailenin hem kızı, hem annesi, hem babası, hem babaannesi olabiliyor. O kadar ki izlerken “Zerrin Paralel Evrenlerde” diyesim geldi. Aynı karede onlarca kişi olup, bizimle konuşuyor.

Değerli oyuncunun performansı, Mahmut Yazıcıoğlu’nun kaleme aldığı TOZ ‘da inanılmaz bir boyuta yükseliyor. Oyunun başındaki dinç ve sahneye hakim tutumu, oyunun sonuna kadar hiç değişmediği gibi, sahneleme yeteneğinde en küçük bir iniş çıkış bile olmadan oyunu ve seyirciyi her an tetikte bırakarak, son hızla ilerliyor.

Zerrin Tekindor ufak tefek, zarif bir kadın, fakat gerektiğinde oyunun içinde iki metrelik bir baba oluyor. Ellerini iki yana açıp, repliği söylediğinde evin babasını bütün heybetiyle karşımızda görüyoruz. Biz koltuklarımızda rahatça oturup izlerken, o gözümüzün önünde devleşiyor.

Bazı yerlerde bize haber veriyor. “Metrodayım” diyor sözgelimi, bulunduğu yerle ilgili verdiği tek bilgi bu… Daha sonra bize metroyu, metronun camlarını, içerideki sıkış tepiş kalabalığı, metroda yanında oturan kadını, kadının tarzını, geçmişini, bugününü olduğu gibi gösteriyor. Yetenekli oyuncu yerinden kıpırdamadan, her şeyi bir film sahnesi halinde beynimize yansıtıyor. Onunla üzülüp, ağlamıyoruz, oyun boyunca “o” oluyoruz.

Küçük bir kızın evin içindeki travmatik yaşamını, kendini o yaşamdan sıyırıp, yetişkin bir kadın oluşunu izlerken, aynı zamanda o günlerin Türkiye’sinde sokakta yaşanan travmayı da görüyoruz, yüreğimizde hissediyoruz. Evdeki huzursuzluğun yanı sıra toplumsal hezeyanların da kızın üzerinde yarattığı yükü, bütün canlılığı ile görüyoruz, duyuyoruz , yaşıyoruz.

İnanın, VR gözlüklere taş çıkartır Zerrin Tekindor’un beynimize yansıttığı 3 boyutlu film.  

Bittiğinde elbette ki bütün salon ayakta alkışlıyoruz. Fakat ayakta alkışlamak bize yetmiyor. Olanca gücümüzle “bravo” diye sesleniyoruz. Şefkatli anlayışlı bir anne gibi gülümsüyor ve nasıl yapıyor bilmiyorum ama aynı anda hepimizi kucaklıyor…

Sanat gösterisinden, onun kimliğinden uzaklaşmak istemiyoruz, gönülsüz adımlarla terk ediyoruz tiyatro salonunu. Bize böyle muhteşem bir zaman dilimi hediye ettiği için ne kadar teşekkür etsek yetmeyecek, hissediyoruz…

Yolunuz düşerse sakın kaçırmayın, hatta ne yapın edin yolunuzu mutlak onun sahnesine düşürün.

2 Comments

Bir Cevap Yazın