Füsun Esen

Füsun Esen

Turgut Özakman’a Minnet ve Saygıyla…

İçi sıkıldı…Oda karanlık, ev karanlık, dünyanın tamamı kapkara dörtnala geliyor emperyalizmin askerleri. Öldürmek, öldürmek istiyorlar. Ne kadar Türk varsa öldürmek, önce eziyet etmek sonra öldürmek istiyorlar. Ellerini dokundukları, ayaklarını bastıkları yerleri kurutuyorlar. Geldikleri yerde güneş kararıyor. Çok yaklaştılar Polatlı’ya, düşürdüler…

Muhtaç Olmak vs. Ölmek

Colette Dowling “Çağdaş Kadının Bağımsızlık Korkusu” kitabında çağdaş kadının tek başına kalmayı ne kadar isterse istesin bu durumdan çok fazla korktuğu için, bağımlı olmayı tercih etmesini irdeliyor. Kendi açımdan günümüzün koşullarında bunun sadece kadınların değil erkeklerin de yaşadığı bir korku olduğunu düşünüyorum. Bağımsız yaşam kurmak, bağımsız kararlar verebilmek çoğu kez tahmin edilenden daha zorlayıcı olabiliyor. Aşağıdaki öyküde dedesi üzerinden var olmaya çalışan kahramanın düşmesi kaçınılmaz çaresizliğini anlatılıyor.

Parkta Bir Sabah Gözlemi… Dönüşüm :(

script async src=”″crossorigin=”anonymous”></script Bu aralar “Edebiyatta Tuhaflık” konusu üzerinde çalışıyorum. Araştırma sonuçlarına göre bu konuda yazılmış kült eserler arasında en önde gelen yazılı metin Kafka’nın “Dönüşüm” eseri. Her zaman yazı yazmadan önce insanların görüşünü almaya önem veririm. Bu amaçla evimin…

A. Visali Günaydın’a Sevgi ile Selam Olsun…Kardan Zarar

script async src=”https://pagead2.googlesyndication.com/pagead/js/adsbygoogle.js?client=ca-pub-7350718767107764″crossorigin=”anonymous”></script Çok küçükken bütün kuzenler toplanıp yılbaşı kutlamaları yapardık. Belki de hayatımın en pırıltılı yıllarıydı o zamanlar.  Kocaman bir masanın etrafına toplanır bağıra çağıra fırdöndü, tombala, monopol  oynardık… Bu oyunları oynarken avazımız çıktığı kadar niye bağırırdık orası gerçek…

Haysiyetsiz…

script async src=”https://pagead2.googlesyndication.com/pagead/js/adsbygoogle.js?client=ca-pub-7350718767107764″crossorigin=”anonymous”></script Pırıl pırıl gömleğini giydi, kravatını taktı. Aynada kendini iyice kontrol etti. Dışarı çıkarken derli toplu olmak gerekirdi… Yoksa… Hoş değil… Ele güne karşı ayıp olurdu nihayetinde… Tam kapıdan çıkarken, cep telefonu çaldı. Tanımadığı bir numaradan polisler onu…

Afyon Kaymağım Balım Ecemmm

script async src=”https://pagead2.googlesyndication.com/pagead/js/adsbygoogle.js?client=ca-pub-7350718767107764″crossorigin=”anonymous”></script ‘’Bal kavanozum Afyon kaymağımmm’’ diye severdi annesi onu. Balımm, bal kavanozum, mutlu olurdu böyle sevildikçe ama garip bir mahcubiyet de hissederdi bu engin sevgi karşısında. Daha büyüdükçe sevgilisi de zeytin gözlüm diye şiirler dizmeye başladı onun için……