Anka Kuşu

<meta name=”google-adsense-account” content=”ca-pub-7350718767107764″>

Küllerinden yeniden doğmak… İnsan en büyük acizliğini bir bedene, hem de ölümlü bir bedene bağlı kalmak olarak görür. Belki de haklıdır. Pek çok şeyin üstesinden gelse de, beden yıpranması ve ölümle baş edemez. Bu nedenle olsa gerek, Anka kuşunun küllerinden yeniden doğuş efsanesi yüzyıllardır kabul görür…

Aslında kim bilir ne kadar göz kamaştırıcı olurdu, sonsuza kadar bilgelik üzerine bilgelik ilave edebilmek… Çin’de 70 yaş ya da daha üzerinde birisi öldüğünde ‘’Bir kütüphane kaybettik’’ diye ağlarlarmış… Bu sözü yürekten destekliyorum.

 Bu bölümde size Anka Kuşu efsanesini anlatmak istiyorum:

Birinci Efsane

Anka kuşunun Kaf dağında yaşayan bilgelik sembolü olduğu düşünülür. Anka kuşu ölüm vaktinin geldiğini anladığında, kendisi için bir yuva yapar ve içinde uyur. Yuvayı kuru dallardan yaptığı için sabah güneşin ilk ışıkları ile birlikte dallar tutuşur ve Anka kuşu yanarak, ölür. Bütün yuva kül olup yandığında, küllerin arasında bir yumurta bulunur. Bu yumurtadan Anka kuşu tekrar doğar… Böylece sonsuza dek sürecek, ölümsüzlük döngüsü başlar.

İkinci Efsane

Bu efsanede ise, Anka kuşunun adı ‘’Simurg’’ olarak geçer.  Simurg o kadar bilge bir kuştur ki, bütün sorunları çözebilir. Bir gün kuşlar arasında bir türlü işin içinden çıkamadıkları bir problem ortaya çıkar… Düşünürler ‘’En iyisi bilge kuş Simurg’a soralım, cevabı bilse bilse o bilir’’ derler.

Efsaneye göre Simurg,  Kaf dağındaki bilgi ağacında yaşarmış… Fakat bu dağa ulaşmak için çok zorlu 7 büyük vadinin aşılması gerekirmiş. Hep birlikte kalabalık bir kuş sürüsü olarak yola çıkmışlar.

  1. Vadi

Uzunca bir süre uçtuktan sonra birinci vadiye gelmişler burası ‘’irade’’ vadisiymiş. Kuşlar irade vadisine girmeleri ile birlikte, kendi iradelerine hakim olamayıp, nefslerinin isteklerine yenilmişler ve çoğu bu vadiden çıkamamış. Ancak iradelerine hakim olabilenler sağlıklı bir şekilde buradan ayrılıp, 2. vadiye ulaşabilmiş.

2.Vadi

2. Vadi, ‘’aşk’’ vadisiymiş.  Bu vadide bedensel aşka düşen kuşların pek çoğu aşk sarhoşluğuyla kendilerinden geçmiş ve çeşitli tuzaklara düşmüşler. Sadece aşk vadisindeki tuzaklara kapılmayan kuşlar buradan sağ salim çıkıp, 3.cü vadiye doğru uçmuşlar.

3.Vadi

 3. Vadi ‘’cehalet’’ vadisiymiş. Bu vadiye giren kuşların pek çoğu elde etmeleri gereken bilginin önemini küçümsemeye başlamışlar. Bilgelik sırlarına eskisi kadar önem vermeyerek, düşünme eyleminden uzaklaşmışlar. Düşünme eyleminden uzaklaşan kuşlar, asıl amaçlarını unutarak, vadide kalmışlar. Cehaletle savaşabilen kuşlar, buradan hızla uzaklaşarak 4. Vadiye doğru yola koyulmuşlar.

4.Vadi

Burası  ‘’inançsızlık’’ vadisi olarak tanımlanıyormuş. Bu vadide kuşlar yorulup, ümitlerini kaybetmeye başlamışlar. Sebat etme güçleri zayıfladığı için, kendi kendilerine asla Simurg’a ulaşamayacaklarını söylemeye başlamışlar. Umutsuzluğa ve kötümserliğe kapılan kuşların pek çoğu bu vadiden çıkamamış. Çıkanların bazıları da amaçlarından vazgeçerek, geri dönmüşler. Ümidini yitirmeden bu vadiden kurtulabilen kuşlar 5. Vadiye doğru kanat çırpmışlar.

5.Vadi

Beşinci vadi ‘’yalnızlık’’ vadisiymiş. Yalnızlık vadisinde kuşlar kendilerini gruptan bağımsız ve bireysel hissetmeye başlamış. Grup uyumu ve birliğini kaybederek, kendi başlarına hareket etmeyi tercih etmişler. Yalnız kalmayı, birlik olmaya tercih eden kuşların çoğu, sürüden ayrılıkları için diğer hayvanlara yem olmuşlar. Bir kalabilmenin zorluğuna rağmen, bu konuda direnebilen kuşlar 5. vadiden de kurtularak 6. Vadiye uçmuşlar.

6. Vadi

6.Vadi ‘’dedikodu’’ vadisiymiş. 6. Vadiye kadar azmederek gelen kuşlar, bu bölgeye girer girmez pek çok söylenti duymaya başlamışlar. Söylentiler, Anka kuşunun tüylerinin tümüyle yandığına ya da yeni tüylerini tekrar oluşturamadığına dair olumsuz, aslı olmayan bilgileri içeriyormuş. Zaten çok uzun ve yorucu bir yolculuktan çıkmış kuşlar, bu olumsuz konuşmaları da duyunca Anka kuşunun varlığından ya da ona ulaşabileceklerinden şüphe duymaya başlamışlar. Dedikodulardan etkilenen kuşların büyük bir kısmı bu vadiyi geçip Kaf dağına devam etmek yerine, amaçlarından vazgeçerek kendi yuvalarına geri dönmeyi tercih etmişler. Dedikodulara kulak asmayıp, gerçeği bulmaya kararlı kuşlar 7. Vadiye doğru yollarına devam etmişler.

7.Vadi

7. Vadi ‘’benlik’’ vadisi olarak adlandırılan en zorlu vadiymiş. Bu tuzağın farkında olmayan kuşlar, vadiye girer girmez, kendi benliklerine her şeyin üstünde önem vermeye başlamışlar. O kadar ki, her kuş, kendisinin diğerlerinden daha fazla ayrıcalığa hakkı olduğuna inanmaya başlamış. Benlik hırsına kapılan kuşlar birbirleri ile mücadeleye girmişler ve pek çok ölüm vakası yaşanmış.

7 Vadinin tamamını soğukkanlılık ve azimle, düşüncelerini saptırmadan geçebilmeyi başaran kuşlar bir de bakmışlar ki, çok kalabalık olarak yola çıktıkları halde arkadaşlarının çoğunun telef olmuş ve kala kala 30 kuş kalmışlar.

Bilgi ağacına vardıklarında  ‘’Zümrüdüanka’’nın aslında ‘’30’’ anlamına geldiğini öğrenmişler. Yani bu kadar zorluğa sebatla göğüs gerebilen her kuşun kendisi, Anka ya da Simurg olma mertebesine yükselmiş.

Görülür ki bilgelik, ancak kendi içindeki olumsuzluklarla savaşarak onları alt edenlerin ulaşılabileceği bir basamaktır. Eski bir atasözü ‘’En zor savaş insanın kendi içine verdiği savaştır. Bunu başaranın zaten üstesinden gelemeyeceği hiçbir sorun yoktur…’’ der.

Amansız iç savaşınızda başarılı olmanız dileğiyle…

Sevgiler

Bir Cevap Yazın