Eski dosya temizliği yaparken birlikte deniz kenarında günbatımı seyrettiğimiz bir akşamın resmini buldum. Nasıl genciz, nasıl umut dolu…
Yan yana oturuyoruz, gözlerimiz ufuk çizgisinde, ellerimiz birlikte olmaktan güç kazanıyor. Önümüzdeki bankta orta yaşlı bir adam var. Biraz dikkatli bakınca tanınmış bir doktor olduğunu görüyoruz. Tam bu sırada doktorun telefonu çalıyor ‘’ Evet, Selmacım ne oldu? Ben randevu yok diye sahile inmiştim. Hasta mı varmış? Haa… Evet, yine çingene pazarlığı yapmak istiyorlar. Olur mu? Her şeyin bir maliyeti var. Maalesef mümkün değil de… Anladım ilerleyen kanser vakası ama ne yapabilirim? Piyasamı nasıl düşüreyim? Yok, olabilecek bir şey değil!’’
Telefonu kapattığı halde konuşmayı sürdürüyor. ’’İlerleyen kanser vakası… Sanki bir tek kendisi var. Bunun sonu mu gelir? Bir kez tamam desem, ohooo…’’
Sevgilimle birbirimize bakıyoruz. Ne tatsız bir konuşma… Adeta birbirimize bile yabancılaşıyoruz.
Ertesi gün gazetedeki köşemde bu konuya değiniyorum. Doktorun kimliğini belirtmeden ve hiç bir yorum yapmadan hazırladığım yazıyı yolluyorum.
Gazete çıktıktan sonra, okurlardan gelen itiraz, eleştiri, kınama, tehdit mesajlarının kesilmesi, şikayet telefonlarının susması mümkün olmuyor. Yazı işleri müdürü beni yanına çağırıp, bir yandan masasındaki yiyeceklerden atıştırırken, biryandan da yazıyı hemen değiştirmem gerektiğini söylüyor.
Çaresiz, masanın başına oturup yazıyı baştan yazıyorum. Bu kez ,
‘’Eski dosya temizliği yaparken birlikte deniz kenarında günbatımı seyrettiğimiz bir akşamın resmini buldum. Nasıl genciz, nasıl umut dolu…
Yan yana oturuyoruz, gözlerimiz ufuk çizgisinde, ellerimiz birlikte olmaktan güç kazanıyor. Önümüzdeki bankta orta yaşlı bir adam var. Biraz dikkatli bakınca tanınmış bir doktor olduğunu görüyoruz. Tam bu sırada doktorun telefonu çalıyor ‘’ Evet, Selma’cım ne oldu? Ben randevu yok diye sahile inmiştim. Hasta mı varmış? Ooo… İnsanlar da haklı, fiyatlar o kadar arttı ki… Ne yapsak? Hay Allah çok da önemli bir durummuş. Söyle onlara taksitle ödeyebilirler. Sakın ameliyata gecikmesinler. Olmazsa borcu ileri öteleriz. Yeter ki vakit kaybetmesinler’’ diyor. Hatta bu sefer tanıdığım bir doktor arkadaşımdan izin alarak, yazıda onun adını da kullanıyorum. Böylece haberin daha gerçekçi olacağını düşünüyorum.
Sevgilim bana bakıp ‘’Ne iyi insanlar var’’
‘’Ama olamaz ki doktor kendisi için para istemese de, hastanenin giderleri vardır. Sonuçta habersiz olarak, işlem hepimiz üzerinden ödenmiş oluyor’’ diyorum. Kız arkadaşım gözlerini iri iri açıp’’ Bazen seni tanıyamıyorum. Bu kadar önemli bir konuda nasıl paraya takılırsın?’’ Zihni karışmış, canı sıkkın yanımdan kalkıyor. Maalesef bir daha da görüşmemiz mümkün olmuyor.
Yazı Müdürü beni yanına çağırıp yazıyı, çok beğendiğini söylüyor. Fakat bu yazının basılmasından sonra da çeşitli yerlerde maddiyata çok düşkün bir yazar olduğum konusunda bolca eleştiriliyorum.
Yine de ilerleyen zaman içinde o hikaye sayesinde bir plaket ödülü kazanıyorum…
Stethoscope is the only jewellery that cannot be earned by money… It can only be earned by passion and hard work…
Çok doğru, steteskop paha biçilemez bir mücevher…Ben burada doğruyu yazıca insanların hoşlanmadığının yalan yazıda ise onur ödülü verilmesine dikkat çekmek istemiştim… Değerli yorum için çok teşekkürler