Bilgelik…

Bazı insanlar tercihleri, seçimleri ile bilgelik konusunda diğerlerinden açık ara farkla ileride...

script async src=”https://pagead2.googlesyndication.com/pagead/js/adsbygoogle.js?client=ca-pub-7350718767107764″
crossorigin=”anonymous”></script

Şık ve yumuşak ışıklar altında eksiksiz hazırlanmış yemek davetinde olmaktan çok mutluyum. Nasıl keyifli bir günümdeyim anlatamam. “Merhaba” diyenle üç dört paragraf sohbete koyuluyorum. Gülüyorum. Eğleniyorum. İçim kıpır kıpır, yaşama sevinci dolu… Diyeceksiniz neden? Hiçbir sebebi yok. Arada olurum böyle…

Ah! Ne diyordum evet, insanlar son derece özenli ve şık giyinmişler. Kibar, saygılı konuşmalar yapılıyor. Üstelik bulunulan ortamın kültür düzeyi de çok yüksek. Müthiş bir nezaket, sofistike konuşmalar, ince espriler, ileri düzey sanat eleştirileri gırla gidiyor.  Çok neşeliyim, sağımda, solumda, karşımda oturan herkese laf yetiştiriyorum… Bu sırada ev sahibi hem konukları aynı konu etrafında toplamak, hem de eğlence amaçlı bir soru sordu.

 “Bir kez daha dünyaya gelseniz ne olmak isterdiniz?”

Konuklar sırayla cevaplamaya başladılar. Sıra bana geldiğinde pür neşe, “Elbette, Rockefeller ailesinin biricik öz evladı olmak isterdim. Sınırsız olanaklar önümde…” deyip kısa bir kahkaha attım.

Sorunun sahibi kibar bir gülümseme ile bana katıldı ve bakışlarını yanımdaki konuğa yöneltti. Nahif görünüşlü ince yapılı, genç kadın gizemli, hafif bir tebessümle “Ben” dedi. “Ege kıyılarında bir zeytin ağacı olmak isterdim.”

Ne dedi ??? Zeytin ağacı” sonsuzluğun, bilgeliğin en sade, en zarif harmonisi…

Aniden oturduğum sandalye kocaman oldu. Kendimi o sandalyede küçücük bir nokta halinde buldum. Masaya uzanmam mümkün değildi. Herkes yukarıdan bakıyor, bendeki değişikliği izliyordu. “Allah’ım” diyordum. “Allah’ım ne olur, ben şimdi görünmez olup, buradan kaçayım. Daha da buradaki kimseyle bir daha karşılaşmayalım. Lütfen Allah’ım”…

4 Comments

  1. Ellerine sağlık… Fazla uzun olmadan fakat, üzerinde kafa yorup anlayan için bence gayet derin olmuş… cKOVALI
    “You can’t cross the sea merely by standing and staring at the water…” ( Rabindranath TAGORE )

Bir Cevap Yazın