Sinemalar…

https://www.google.com/adsense/new/u/0/pub-7350718767107764/sites/detail/url=fusunesen.com#:~:text=%3Cscript%20async%20src%3D%22https%3A//pagead2.googlesyndication.com/pagead/js/adsbygoogle.js%3Fclient%3Dca%2Dpub%2D7350718767107764%22%0A%20%20%20%20%20crossorigin%3D%22anonymous%22%3E%3C/script%3E

Her zaman alışveriş ettiğim marketin önünde röportaj yapmaya çalışan kızlar vardı. Ellerindeki mikrofonu burnuma doğru uzattılar. “Market fiyatları ile emekli aylıkları arasındaki uçurum hakkında ne düşünüyorsunuz?” Cevabı içinde bir soru daha…

Doluymuşum, patladım.” Kızım bu sorudan da öldük artık. Biz gençken ne yazık ki, ışıltılı sanal alem yoktu. Yatar koltuklarda, üç-dört boyutlu gözlüklerle dev ekrandan seyredemezdik hayatı. Mecburen gerçek dünya ile idare ederdik.  

Gerçekten kaçıp, eğlenmek için sinemaya gittiğimizde de filmin gösterilebilmesi için salonun arkasında kamerayı çalıştıran birisi olurdu.  İlkel teknoloji yüzünden, sık sık perdede ( o zaman ekran denmezdi) görüntü kesilir, seyirciler bağırırdı, “Makiniiiist, makiniiiist… Ses var, görüntü yok!” Keskin protesto ıslıkları duyulurdu. Biraz sonra görüntü ve ses aynı anda perdeye yansırdı. Sinema seyircisi, başarısından ötürü makinisti alkışlardı. Öyle işte, coşkulu zamanlardı…

Her neyse uzatmayayım. Şimdi sizin sorunuz, ses var görüntü yok ihtarına benziyor. Koskoca devlet vatandaşın halini anlamak için benim görüşüme kaldıysa durum vahim, ama eğer hiç kimsenin görüşünün önemi yok, amaç birkaç cümle ile beni rahatlatıp bildiğini okumaksa durum daha da vahim!

Besbelli makinist titrek bir görüntü bağlayacak, sonrası alkışlar… Neyse ki artık yeni dünya düzeninde  pırıl pırıl bir vizyonumuz var. Dev ekranlardan bize yansıyan rengarenk hayat bütün güzelliği, ihtişamıyla önümüzde uzanıyor. Gerçek dünya, iç benliğimiz eskiden olduğu gibi canımızı sıkıp, rahatsız etmiyor…”

2 Comments

  1. [image: istockphoto-483655197-612×612.jpg] *Tam da, filmin en heyecanlı yerinde “sinema perdesi”… *

Bir Cevap Yazın