script async src=”″crossorigin=”anonymous”></script

René Magritte “İmgelerin İhaneti” (La Trahison des Images), adlı resmini 1929 yılında tamamladı. Eser sanatçının sürrealist yaklaşımını yansıtan en bilinen yapıtıdır. Resim göstergebilim ve sanat felsefesi açısından büyük bir öneme sahiptir. 20. yüzyıl sanatında, bireyleri imgelerin ve dilin anlamı nasıl oluşturduğu üzerine düşünmeye sevk eden önemli bir eserdir.
Tablonun merkezinde, klasik bir piponun muazzam gerçekçi bir yaklaşımla bütün ayrıntıları ile resmedildiği görülür. Eserin ilginç yanı ise piponun altında yer alan “Ceci n’est pas une pipe.” (Bu bir pipo değildir.) yazısıdır.
İlk bakışta bu ifade çelişkili gibi görünse de Magritte’in amacı, izleyiciyi sanatın ve imgelerin doğası hakkında düşündürmektir. Resim o kadar çok eleştiri aldı ki sanatçı sonunda bir açıklama yapmayı gerekli gördü. Eseri hakkında “Eğer resmin altına bu bir pipodur yazsaydım size yalan söylemiş olurdum. Bu sadece bir resimdir. Eğer bir pipo olsaydı elinize alıp içine tütün doldurabilirdiniz “dedi.
Magritte böylece görüntünün gerçekte temsil ettiği şeyin kendisi olmadığını vurgular. Yani, çizilen bir pipo, fiziksel olarak bir pipo değildir—sadece bir piponun temsili bir görüntüsüdür. Magritte’in asıl amacı insanların zihninde dil ile gerçeklik arasındaki ilişkiye dair felsefi bir sorgulama yaratmaktır.
İmgelerin İhaneti sadece dil ve gerçeklik arasındaki ilişkiyi sorgulamakla kalmaz, aynı zamanda gördüğümüz şeylere doğrudan güvenmememiz gerektiğini de ima eder.
Magritte, sanatın ve imgelerin bizi kolayca yanıltabileceğini göstererek, görsel algımızın mutlak bir gerçeklik sunmadığını da vurgular. Bir şeyin görüntüsü ile onun özü arasındaki farkı düşünmemizi ister. Günlük hayatta da gördüğümüz her şeyin mutlak hakikat olmayabileceğini, algılarımızın bizi yanıltabileceğini hatırlatır.
Günümüzde her şeyin ekranlardan takip edildiği bir dünyada yaşadığımızı düşünürsek bu sorgulamanın ne kadar önemli olduğu açıkça görülür. Hatta belki de bu yapıtı ile Magritte’in gördüklerimizden çok, okuduklarımıza güvenebileceğimiz ipucunu vermek istediği de düşünülebilir.
Bu bağlamda eser, sanatta ve hayatta eleştirel düşünmeyi gerektirir:
“Görünen her şey doğru mudur?”
“Gerçeklik sandığımız şey aslında bir yanılsama olabilir mi?”
“İmgelerin İhaneti”, sanat camiasında sadece bir tablo olarak değil, sanat ve düşünce dünyasını şekillendiren güçlü bir kavramsal eser olarak kabul görür.
Fransız filozof Michel Foucault, söz konusu esere istinaden yazdığı “Bu bir pipo değildir” (1973) adlı kitabında, dil ile gerçeklik arasındaki karmaşık ilişkiyi irdelemiştir.
Yapıt, sanatsal ve felsefi açıdan zamanın ötesinde bir etkiye sahiptir. Brüksel’de ölümünden sonra değerli sanatçının adı bir sokağa verilmiştir. Sokağın adı “Bu bir sokak değildir” şeklindedir.:)))))))))))))))
“Not everything you see is real and not everything you cannot see is real either..” ( Araragi-kun )
Hakikat üzerinde çok emin olmamak mı lazım o zaman…
It is only a short trip… Just enjoy it…
:)))))
Bu bir yorum değildir :))) çok sevgiler harika bir yazı
Ahaaa haaa çok zekice …Çok teşekkürler sevgiler…