Haysiyetsiz…

Pırıl pırıl gömleğini giydi, kravatını taktı. Aynada kendini iyice kontrol etti. Dışarı çıkarken derli toplu olmak gerekirdi… Yoksa… Hoş değil… Ele güne karşı ayıp olurdu nihayetinde…

Tam kapıdan çıkarken, cep telefonu çaldı. Tanımadığı bir numaradan polisler onu arıyordu. Kendisinin yasa dışı bir örgütle bağlantısı olabileceğini, aksini ispat etmek için verdikleri adrese 80.000 TL götürmesini istiyorlardı. Yaşlı adamın eli ayağına dolaştı. Verilen adresteki taş mekana gitmeden önce bankaya uğradı. Çabucak bir taksiye binip, parayı  zarf içinde verilen adreste, istenen yere bıraktı.

Kalbi çarpmıştı. Heyecandan tabii… diye düşündü. Neyse ki polis, operasyon bitince parayı iade edecekti. Tekrar eve dönüp, haber beklemeye başladı.

Kapı çalındı. Gelenler gazeteci olduklarını, az önce kendisinin dolandırıcı bir çete ile görüştüğünün sinyalinin alındığını söylediler. İnanamadı ‘’Yok canım, ben bugün sadece polisle görüştüm’’ diyerek yaşadıklarını anlattı. Bu arada kameralar çalışıyor, muhabirler harıl harıl adamın anlattığı hikayeyi yazıyorlardı.

Yıllardır her konuda kendisine destek olan karısı ilk kez ona gücenerek kırgın, kızgın bir bakış attı. Çok şaşırdı. Yerin dibine geçti. ’’Yok, canım parayı iade edecekler görürsünüz diye söylendi.’’ Ama gazeteciler adamın dolandırıldığından çok emindi. Zaten saatler ilerlediği halde, polisten ve paradan hiç ses çıkmamıştı. Anlaşılan bu koca kalabalık haklıydı… Dolandırılmıştı.

İçi yandı. Çok canı sıkıldı. Bütün gücüyle sokağa doğru ‘’Haysiyetsizler…’’ diye bağırdı. Bağırması ile kamera flaşlarının üzerinde patlaması bir oldu. Sürekli olarak kendisini ve anlattıklarını çeken kameraların, bu kez de bağırmasını çektiğini fark etti. Tekrar kameraya baktı ama bu kez yüzünde büyük bir utanç vardı. Bu seferki bakış son derece sessiz ve mahcuptu. İnsanların bakışı onu utandırdı…

Böyleydi işte hırsızlar, dolandırıcılar, izinsiz haber yazıp, hayatını afişe eden gazeteciler… Hiç, ama hiç kimse utanmıyor, toplum içinde ‘’haysiyetsizler’’ kelimesini yüksek sesle söylediği için utanmak da ona düşüyordu.

  İşte bu insani taraftı O’nu arsız yüzsüz dolandırıcılara sermaye eden.

2 Comments

Bir Cevap Yazın