https://www.google.com/adsense/new/u/0/pub-7350718767107764/sites/detail/url=fusunesen.com#:~:text=%3Cscript%20async%20src%3D%22https%3A//pagead2.googlesyndication.com/pagead/js/adsbygoogle.js%3Fclient%3Dca%2Dpub%2D7350718767107764%22%0A%20%20%20%20%20crossorigin%3D%22anonymous%22%3E%3C/script%3E
Bu odadaki renklerin ve eşyaların uyumsuzluğu ilk bakışta her gelenin canını sıkardı… Ama ne çare burası onun eviydi… Madem öyle, o’nu görmek isteyenler bu uyumsuzluğa katlanmak zorundaydı. Aslında her kargaşada olduğu gibi burada da kendi içinde gizli bir uyum vardı. Ne de olsa eşyaların hepsi ev sahibi yani kendisi tarafından alınmıştı. Sadece bu bile, eşyalar arasında gizli bir uyum olmasını sağlıyordu. Eşyaların hepsi aynı kişinin satın aldığı, topladığı ya da biriktirdiği parçalardı.
O kadar hastaydı ki… Dünya’dan göçmek üzere olduğu halde biraz daha ferah bir yere geçmek istememişti. Aksine öleceğini anlayınca daha da yapışmıştı bu odaya, bu eve, evin duvarlarına…
Akşam saatleri yaklaşıyordu. Elinde yeni yapmış olduğu Türk kahvesi ile pencerenin kenarına oturdu. Bolca kar yağmıştı etraf çok dingindi. ‘’Ölüm dinginliği…’’ diye geçirdi içinden… Sonra da ‘’Benim de sinirlerim bozuldu iyice, şu güzel manzarada ne var ölümü hatırlayacak… ‘’
‘’Peki, ya bu derin sessizlik…’’ dedi içindeki sinsi ses…
‘’Aaa… Bu bilimsel olarak kanıtlandı. Kar taneleri yan yana gelince aralarında oluşan boşluk ses dalgalarını emer. Bu yüzden kar sessiz, sakin bir ortam yaratır…’’ diye susturdu onu.
Pencereden karşı evin bahçesi görünüyordu. Az önce mutfakta kahve yaparken, çocukların neşeli seslerini duymuştu. Demek kardan adam yapmışlardı. Çocuklar gidince sanki kardan adamın da neşesi gitmiş, vakur bir eda takınarak beklemeye başlamıştı… Neyi bekliyordu ? Kim bilir? Belki güvercinleri, belki çocukları, belkiiii….. Belki de güneşi…
Güneş çıkıncaya kadar bekleyebilirdi. Sonra rüzgar süpürür, götürürdü onu… Ama şimdi, ŞİMDİ buradayken huzur içinde yaşamın tadını çıkartmak en akıllıcasıydı. Evet, en doğrusu buydu, gülümseyerek kahvesinden bir yudum aldı.
Kardan adam karşıdan el sallamış gibi geldi kadına. Tekrar gülümsedi, o da hafifçe kemikli elini salladı kardan adama, camın ardından. Böylece selamlaştıklarını düşündü. Kim bilir belki de ikisi aynı gün birlikte ayrılacaklardı buradan. Onlar gidecek ama her şey böylece devam edecekti. Çocuklar yine gülerek koşacak, bahçedeki çiçekler açacaktı. Dahiyane kurgu hiç şaşmazdı… Göz göze geldiler bir ara kardan adamla… Birbirlerini anladılar. Kardan adam da kendisi de üzgün değildi. Akışla uyumlu, dingindiler.
İleride soğuk kış güneşi grimsi ışıklarını kendine doğru çekerek, gitmeye niyetlendi.
Akşam oldu.
“To appreciate the beauty of snowflakes, it is necessary to stand out in the cold…” Aristoteles
Çok bilgece bir yorum olmuş teşekkür ederim…