Güzel Ülkemde Sıradan Bir Gün…

https://www.google.com/adsense/new/u/0/pub-7350718767107764/sites/detail/url=fusunesen.com#:~:text=%3Cscript%20async%20src%3D%22https%3A//pagead2.googlesyndication.com/pagead/js/adsbygoogle.js%3Fclient%3Dca%2Dpub%2D7350718767107764%22%0A%20%20%20%20%20crossorigin%3D%22anonymous%22%3E%3C/script%3E

Hava ne kadar güzeldi. Pencereden süzülen güneş ışığı ile birlikte, şahane bir gün beni dışarı, sokağa çağırdı. Sevinç içinde yürüyüş ayakkabılarımı giyip, apartmandan çıktım. Pırıl pırıl gökyüzünün altında yürürken, bir yandan da telefonumdan haber programlarını dinliyorum.

Günlük haberleri dinlerken, duyduğum ani fren sesi, beni telefondan ayırdı. Caddeye baktığımda güzel bir araba, – güzel derken Bentley marka camları karartılmış, simsiyah bir arabadan bahsediyorum- gördüm. Bentley sürücüsü, öndeki kargo motosikletine çarpmamak için bütün gücüyle frenlere asıldı ama nafile… Kargo taşıyan delikanlı bir yana, motosiklet bir yana savruldu.

Anlatırken klasik bir olay gibi görünse de, bu olup bitenleri hafızama kaydettiğim sahneyi her hatırlayışımda içim sızlar.  Hemen delikanlının çevresine meraklı bir kalabalık toplandı. Birisi vakit kaybetmeden ambulans çağırdı. Nasıl olduysa ambulans, rekor hızla kaza yerine ulaştı…

Bu arada delikanlı, düştüğü yerden hareket ederek, doğruldu. O’nun hareket etmesi kalabalıkta bir sevinç dalgası oluşturdu. Birkaç kişi eğilip, elinden tuttu. Birkaç kişi de kargocunun omzuna doğru  “geçmiş olsun” anlamında ellerini vurdular. Bizim önümüze geçmeyeceğine inandığımız müddetçe, bir diğeri adına sevinen bir millet olma özelliğimizi kaybetmedik henüz. Güzel bir şey…

Benim de içimden bir sevinç kabardı. Aynı günün devamında da yaşadığım çeşitli olaylar nedeniyle, çok inişli çıkışlı bir ruh hali yaşadığımdan olsa gerek, saat gece yarısı 12 olduğunda bile hala içimde yatıştıramadığım bir heyecan ve gerginlik devam ediyordu. Karanlıkta pencereden dışarı, sokak lambasının sarı ışığına bakarken, birden aklıma geldi. Bentley sürücüsü ne olmuştu? Kargaşadan yararlanıp, kaçmıştı herhalde… Çünkü ne arabayı ne de sürücüyü tekrar görmemiştim. Niye kaçmıştı? Camları karartılmış simsiyah bir Bentley sürücüsüne kim, ne yapabilir ? Besbelli O da her şeyin kendi hakkı olduğunu düşündü ki, yavaşça kalabalığın arasından sıyrılıp, tam gaz uzaklaştı…

Ambulanstaki sağlık çalışanı, kargo görevlisini kontrol için hastaneye götürürken, delikanlının yanında hiç kimse yoktu. Aslında adamcağıza pek delikanlı da denilemezdi. Kaskını çıkarınca 55 -60 yaşlarında olduğunu gördüm.

Bu  olay, güzel ülkemde ne kadar da sıradan görünüyor..

Bir Cevap Yazın