Kağıt Ev … Carlos Maria Dominguez

<meta name=”google-adsense-account” content=”ca-pub-7350718767107764″>

Kitabı yorumlarken Yazar Gamze Güller’in derslerinden yararlandım… Kendisine teşekkürlerimle…

Carlos Maria Dominguez 1955 Arjantin doğumlu, yazın hayatına çeşitli dergilerde yazarak, başlıyor daha sonra eleştirmenlik yapıyor. Roman, kısa öykü, seyahat kronikıl eserleri var. Eserlerinden almış olduğu toplam 6 ödülü bulunuyor. 2021 itibariyle Uruguay’a yerleşiyor ve halen yaşamını orada sürdürüyor.

2002’de Lolita Rubial ödülünü aldı. Eserleri 20 dile çevrildi. Kağıt evde 2021 Mart itibariyle 15. baskısını yapmış olmasına rağmen, ne yazık ki yazarın Türkçeye çevrilmiş sadece 2 eseri var.

Kağıt Ev Hakkında

Kitapta, Dominguez, Conrad’ın Gölge Hattı kitabına ve Uç Öykü eserine bolca atıf yapıyor. Kağıt Evi okumak okuyucuya yeni kitapların kapısını aralıyor.

Kağıt Ev’in yazarı kitabın bir yerinde, herkesin okurken alçak frekansta ses yaydığından bahsediyor. Bu teori bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Okuyucu olarak, her metni okuduğumuzda alçak frekansta ses yayarız. Burada Dominguez,  yazının okurun içinde uyandırdığı bir ritm duygusu olduğundan bahsediyor. Hatta daha ileri giderek yazarın da yazarken kendine ait bir ritm duygusu olması gerektiğini hissettiriyor.

Kitabın kahramanın Brauer okuma konusunda takıntılı bir tutkuya sahiptir. Müzayede de satılan nadir baskıları toplamak için bütün servetini hiç tereddüt etmeden harcayabilir. Katıldığı rekabet müzayedelerinde dostları ile arası açılsa da, söz konusu okumak ve kitaplar olduğunda gözü hiçbir şeyi görmez.

Evde biriken kitaplar banyoyu dahi işgal eder. Brauer bu nedenle yaz kış soğuk suyla yıkanır. Amacı kitapların buhar nedeniyle hasar görmemesidir. Bir gün garajında kitaplar olduğu için arabasını koyacak yer bulamaz ve arabasını arkadaşına hediye eder.

Ancak zaman içinde bu kadar çok kitabın içinden aradığını bulmakta zorlanmaya başlar. Bu kitapları koruması gerektiğinin farkına varır. Ama bu iş için ne para, ne de zaman harcamaya istekli değildir.

Kahramanımızın akıl sağlığını yitirmesi konusunda yaşanan ilk kırılma noktası kitapları tasnif etmeye çalışırken birbirleri ile küs yazarların kitaplarını yan yana koymayı reddetmesi ile ortaya çıkıyor. Yine de dostları akıl sağlığını yitirdiğini ona konduramıyor.

Evine giden arkadaşları yatak odasında kitaplardan bir insan şekli oluşturduğunu görüyor. Yalnız yaşamanın da bu bunalıma katkısı olduğu hissediliyor.

Yazar, kitapların insan hayatını değiştirme gücüne sahip olduğunu vurguluyor. Büyükannesi ‘’kitap okumak tehlikelidir ‘’ diyor. O zamanlar bunu büyükannenin geri kafalılığına yorarken, yıllar geçtikçe aynı cümleyi onun bilgeliğine yoruyor.

Kitapların insan hayatını değiştirme gücüne sahip olduğu, bu eserde çok somut görünüyor.

Sevgilisi, Bauer’den kendine kurduğu kitaptan evin temelindeki bir kitabı kendisine vermesini isteyerek aslında onun sevgisini sınıyor.  Bauer’in kağıt evde aradığı kitabı bulmak için ördüğü duvarları yıkmaktan başka çaresi yoktur.

Bunun bir metafor olduğu düşünülürse, bizi çevreleyen duvarları yıkmadan olayları anlayamaz, bilgilere ulaşamayız. Gerçekte olaylar, bilgiler, görüşler oldukları yerde bulunmayı bekler. Fakat okurun bunun farkında olması uzun sürer.

Bauer kitapların içinde zaman geçirdikçe onların esiri oluyor. Yazar, Bauer’i bir yolcudan ziyade gerçekliğini yitirmiş bir kaşif olarak tanımlıyor. Bir yerde  Don Kişot ile  Bauer’i de birbirleri ile özdeşleştiriyor.

 Bauer’in hayatı kitaplarla perişan oluyor. Yazar okura, kitap boyunca sürekli kitapların insan hayatında neleri değiştirdiğini sorgulatıyor.

Sonuç

Yaşamınızı yönlendirirken, bazen bir karar alırken hiç farkında olmadan daha önce okumuş olduğunuz bir cümleden yararlanırsınız.

Kitaplar bir araya gelip, bugünkü bizi oluşturur. Bu bir tür yol haritasıdır. Taşlara basa basa bir yere varırız.

 Dominguez diyor ki; Kitaplar asla masum değildir, onlar tehlikelidir. Ben daha da ileri gidip kelimelerin tehlikeli olduğundan bahsetmek istiyorum.  Devrimlerde ya da faşist idarelerde yakılan kitaplardan söz etmiyoruz bile…

Sözcüklere aktarılan bilgi ölümsüzlük, sahip olma duygusu ve vazgeçmeme duygusu bizi bitiriyor. Kitaplardan kurtulamama düşüncesi sahip olduklarımızın bizi yok etmesini simgeliyor. Çok okuyan insanları bildiği ‘’ Okuma esareti’’ diye bir kavram var. Dominguez’in düşüncesine göre ‘’Kitaplar insanları kullanır.’’

Kitabın geçtiği mekanın poetikası evdir. Ev daima insanın ilk karşılaştığı ilk evrendir. Edebiyat Dünyasında ev, kosmoslar arası geçişin simgeler.

Bauer ‘’Kitaplar benim evim’’ diyor. 

Joseph Conrad Gölge Hattı Hakkında Kısaca

Kağıt ev kitabını okuyunca görüyoruz ki Joseph Conrad’ın kendisinde ayır bir yeri var. Dominguez kitabını Büyük Joseph’in anısına ithaf ediyor. Gölge hattı da tıpkı kağıt ev gibi bir yolculuk hikayesi… Gölge hattında genç bir kaptan karanlık sulardan ana karaya doğru mücadele dolu bir yolculuk yapıyor. Bu da bir metafor olarak düşünülürse bahse konu yolculuk kaptanın, ilk gençlik bölgesini/ yıllarını geride bırakıldığının altını çiziyor.

Kaptanın denizde yolculuğu ile Bauer’in kitaplar arasındaki yolculuğu arasında pek çok benzerlik bulmak mümkündür. Her iki eserde de kahramanlar gölge hattının sınırlarında dolaşırken, okuru tutkuyla bağlanılan nesneleri ve kavramları sorgulamaya itiyor.

 Kitaptan Alıntılar

  • Çoğunlukla bir kitaptan kurtulmak onu almaktan daha zordur. Kitapları kaybetmek, vermek kitapseverler için çok zordur. Kimse bir kitap kaybetmek istemez. Bir daha okumayacak olsak da başlığında eski, belki de kaybolmuş bir duyguyu taşıyan bir kitabı kaybetmektense bir yüzük, saat veya şemsiye kaybetmeyi yeğleriz.
  • İnşa edilen bir kütüphane yaratılan bir hayattır. Kitaplar yığını değildir.
  • Kitaplar insanların kaderlerini değiştirir.  Kimileri Malezya Kaplanı’nı okuyup uzak diyarlardaki üniversitelerde edebiyat profesörü oldu. Siddhartha binlerce gencin Hinduizm’e merak salmasını sağladı. Hemingway onları sporcu yaptı. Yemek kitapları sayesinde intihardan kurtulanların sayısı hiç de az değil…
  • Peki arzunun en çok neye ihtiyacı vardır? Ukalalık gibi görmezseniz eğer… Sınırının belirlenmesine… Oysa kolay değildir bu’’
  • Kimi fikirlerin aklımı çeldiğini itiraf etmeliyim ama bir okur zaten var olan bir yolda ilerleyen bir yolcudur. Ve bu yol sonsuzdur.
  • İnsan pek çok kitabı fethedebilir ama bir kaşif onları idare etmekle yükümlüdür.

Bir Cevap Yazın